Etkileyici hikayesiyle Kabadayı replikleri…
Yavuz Turgul’un yazdığı, Ömer Vargı’nın yönettiği 2007 yapımı Kabadayı filmi, bir eski düzen – yeni düzen çatışmasını eski kabadayı Ali Osman (Şener Şen) ve yeni mafya Devran (Kenan İmirzalıoğlu) üzerinden anlatır.
Haco: Su uyur düşman uyumaz.
Ali Osman: Uyumuyorlar zaten, hepsi mezarda.
Murat: İçeriye silahla nasıl girdiniz?
Ali Osman: Ne silahı? Biz silah taşımayız.
Murat: Ya üzerinize gelselerdi?
Ali Osman: Gelebildiler mi?
Ali Osman: İnatçılık yapma, bu alemi tanımıyorsun. Daha mahkeme kapısına varmadan yok ederler adamı. Dinlerler mi seni?
Murat: Belki seni dinlerler. Ne de olsa eski mafyasın.
Ali Osman: Ne dedin sen?
Murat: Mafyasın dedim, anlaşırsınız.
Ali Osman: Ne diyorsun ulan sen! Ağzını topla ağzını, kim söyledi sana mafya olduğumu? Ben mafya değilim, hiç bir zaman olmadım! Benim arkamda polis yoktu, milletvekilim yoktu. Ben ne uyuşturucu, ne silah, ne fahişe sattım. Ben işimi tek başıma gördüm. Düşmanlarımla tek başıma hesaplaştım ve yaptığım her şeyin bedelini ödedim.
Devran: Sen bu yolları bilen bir abimizsin.
Ali Osman: Senin silahında mermi ters dönmüş evlat, dikkat et kendini vurmayasın. Delikanlı adam yol yordam bilir. Raconda sığınanları teslim etmek gibi bir şey var mıdır? Duydun mu hiç? Bak Devran efendi, sen beni tanımazsın, ben arkamda çok ceset bıraktım, çok aileyi ağlattım. Bir sürü bela herifin ciğerini gözümü bile kırpmadan söküp aldım. Cesetleri çoktan çürüdü. Bunların bir kısmı bilinir, bir kısmı bilinmez. Sonunda bir şeyler oldu ve ben silahı bıraktım, tövbe ettim. Uzun zamandan beri beladan uzak, sakin bir hayat yaşıyorum. Yalnız biliyor musun ben hastayım. Bu hastalık şey … unutuyorsun. Herkesi, her şeyi unutuyorsun. Kafanda ne varsa silinip gidiyor, sıfır oluyorsun. Bu ne demek biliyor musun?
Devran: Anlatırsan anlarım.
Ali Osman: Şu demek; seni şuracıkta gebertsem zerre kadar vicdan azabı çekmeyeceğimi biliyorum; çünkü yeminimi unutacağım, seni unutacağım. Silahımı nasıl beynine dayadığımı, nasıl tetiği çektiğimi, o sefil beyninin nasıl dağıldığını asla hatırlayamayacağım. Yani benim açımdan artık tövbe diye bir sorun yok. Oğluma dokunursan olacakları artık biliyorsun.
Ali Osman: Okul?
Murat: Üniversiteden terk, iletişim.
Ali Osman: Adam olmak için diploma şarttır. Ben okuyabilseydim belki başka bir şey olurdum.
Sürmeli: Nafile uğraşma aslanım, senin sertliğin bana sökmez. Niye biliyor musun?
Devran: Niye?
Sürmeli: Bendeki g*t hiçbirinizde yok da ondan.
Devran: Anladığım kadarıyla aranızda derin bir muhabbet var Ali Osman’la.
Sürmeli: Sen de abi, ben diyeyim babadan da öte.
Ali Osman: Zaten biz yokmuşuz, cesaret yokmuş, yiğitlik, mertlik yalanmış. Ölümüne arkadaşlık, dostluk filan palavraymış. Racon bitmiştir! Hepiniz yatağınızda rahatlıkla ölebilirsiniz… Dördünüz bi Sürmeli etmezsiniz.
Devran: Benim babam da senin gibiydi patron. Kimseye güvenmeyeceksin, kendi işini kendin göreceksin derdi. Bir başka nasihati de şuydu: Sana yapılanı, yapanın yanına koymayacaksın. Göze göz, dişe diş. Doğru mu?
Tufan: Doğru.
Devran: Düşün, bunu söyleyen adam hırsızın tekiydi.
Devran: Uçtu gitti amca, o şimdi başka bi alemde… Gittiği yerde kalsın. Zaten bu puşt, kalleş dünyada hatırlanacak ne kaldı ki? Herkes hain.
Ali Osman: Eğer bu alemde Ali Osman’a meydan okuyacaksan onun kaç tabanca taşıdığını bileceksin.
Devran: İyi, kulağıma küpe olsun.