1945 yılında, ll. Dünya Savaşı yıllardır devam etmekteydi ve daha da kötüsü, savaşın sonunu görmek imkansızdı. Japonya, ayakta kalan son vatandaşına kadar savaşmaya yemin etmişti ancak bu destansı savaş, o güne kadar eşi benzeri görülmemiş büyük taarruzlarla devam ederken beklenmeyen bir gelişme oldu. ABD Başkanı Harry Truman dünyanın kaderini değiştirecek bir düşünceyi hayata geçirip yeni geliştirdikleri atom bombasını kullanmaya karar vermişti.
İlk atom bombası 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya atılarak şehrin yüzde 90’ını yok etti ve 80.000 insanın ölümüne yol açtı. Bunun sadece üç gün sonrasında Nagasaki’ye de bir atom bombası atıldı ve 40.000 kişi daha öldürüldü. Tabii ölenlerin sayısı gelecek aylar ve yıllar boyunca yüksek radyasyon sebebiyle katlanacaktı… Japonya, şehirlerine atılan iki atom bombasının ardından 15 Ağustosta 1945’de teslim oldu. Bahsettiğimiz ölüm sayıları korkunç sayılar, ama bu sadece atom çağı başlangıcı…
Tarihteki ilk atom bombası Enola Gay adlı bir B-29 bombacısının 11 kişilik ekibi tarafından atıldı. Enola Gay’in kuyruk nişancısı George Robert Caron’un patlamanın fotoğraflarını çekebilmek için uçakta bir kamera bulundurduğu da söyleniyor.. Tüyler ürpertici, değil mi?
ABD bombardıman uçakları şehirleri bombalamadan önce şehrin üstünden uyarı amaçlı bir ‘’broşür yağmuru’’ yaptı. Atomik Miras Vakfı’na göre bu, bombalama öncesi yapılan yaygın bir hareket. Demek ki ecel bazen ‘’geliyorum’’ diyebiliyor…
Sachiko Matsuko isimli bir Japon, bombardımandan sağ kurtulmayı başarmıştı ve bombardıman merkezinden yalnızca 1,3 km uzaklıktaydı.
“Bombardıman uçakları şehrin dört bir yanına broşürler düşürdü ve Nagasaki’nin 8 Ağustos’ta ‘’küllere dönüşeceği’’ konusunda bizi uyardı.’’
Sachiko Matsuko
Atom bombasının her iki şehirde atılmasının üzerine, civarda bulunan şehirlerdeki yaşamın, hatta okyanusun bile habitatı etkilendi. Savaş döneminden kalma bu radyasyonun etkisi günümüzde ciddi oranda azaldı ve artık bu şehirler yaşamaya uygun.
Umarız ki insalık bir daha bu hataya düşmez.